15 Haziran 2010 Salı
İtiraf.com
Her gün anam-babam evden gidince ben biraz evdeki bisiklete biniyorum. Hani olur ya öyle sabit. Çok EYLENCELİ lan. Neyse işte, o biraz gıcırdıyo. Biraz değil bayaa hayvani bi gıcırtı var. Arada gaza gelip Eminem, Sunup Dog falan açıyorum, coşarca. Gıcırtı+zencili müzik kombosu alt komşuların "ulan bu evde ne sevişiliyo bee!!" demesine sebep oluyor mu bilmiyorum. Umarım olmuyodur. Gerçekten sevişilmiyor burda sayın komşularım. Bisiklet lan o. Of. Neyse hadi babay.
14 Haziran 2010 Pazartesi
12 Haziran 2010 Cumartesi
Star Wars: Episode II - Attack of the İzdivaçs
Kayıp İkizler: Murat Bardakçı ve Celal Şengör (Vol. 2)
Önceden bu konuyu işlemiş idim. "Konu işlemek" deyince de sanki böyle tez hazırlamışım gibi. Yok, hayır yapmadım.
Ama uzun uğraşlar sonucu (domala domala yuesbi aygıtıyla uğraşmalar, sidi yüklemeler, sinir harbi, terlemek) emektar Soni Erikson telefonumdan bilgisayara fotoğraf yüklemeyi başardım. Birazdan yaldır yaldır fotoğraf atacağım.
11 Haziran 2010 Cuma
10 Haziran 2010 Perşembe
Borisya Dortmund
"İstanbul Çok Değişik Sanatlar Bienali" çerçevesinde gerçekleşen sanat aktiviteleri, her yıl olduğu gibi biz sanatseverleri enternasyonel sanatçılarla tanıştırdı. Beyoğlu 3. Sokak, Galataray Lisesi solu, Asmalımescit girişi önünde yapılan sergide, ünlü Rus çizer Boris Jaylahnmaninoff ile konuşma fırsatı bulduk. Çeşitli terminolojik kelimeler içeren, politik görüşümüzü radikal bir biçimde belirten, parantez içinden bol bol "yıhyıh" diye güldüğümüz röportajımız esnasında, Jaylahnmaninoff bizleri düşünceye gark etti: "Dujj varrsa yüzz milyonn". O an titreyerek kendimize geldik. Kafasındaki sarı peruğu koparırcasına çıkardık. Tüyler ürpertici sahneyle karşı karşıya geldik. "Aağbi vurmayın nolur vurmayın aağbii ben bilmiyom ki zaten İstanbul'u da Rusça'yı da, Galatasaray camiası benim için sadece fitboldur, lisesini nebliyim ben aaağbii gözünü seviyim aağbi asmalımescit nere aabi Bursalı'yım ben ezelden" diye sümüklerini dizlerimize süre süre ağlayan bir adet Başak'la karşılaştık. "Bu sanat eseri ne lan o zaman?!" dedik, inciğine vurduk. "Kurstaki miyendiz aağbi verdi o kağıdı güzel ağğbilerim, derste sıkıldım sayfanın kenarındaki Rusça yazıları yazdım nebliyim ben aağbi" dedi. "İyi o zaman. Sktir git bizim entel ortamımızdan lan!!" dedi, elini tehditkar bir biçimde salladı muhabir. Ayağa kalktım. "Lan noluyo?" dedim. "Demin hikayeyi anlatan muhabir ve ekibi değil miydi? Ne ara ben anlatıcı oldum?" diye de ekledim. "Sus ve yazmaya devam et" dedi ilahi bakış açısı. Girecek ve geliştirecek bir konu olmadığından sonuca da bağlayamadım sevgili okurlarım. Evet sana diyorum. Gözlerimi açtığımda paralel evrendeydim ama sonra anladım ki Genişletilmiş Evren'deymişim meğersem, hem de Star Wars'un. Sabahtan beri ışın kılıcı sallıyorum NAMK.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)