16 Aralık 2009 Çarşamba

Sanat Dünyasından Çok Özür Diliyorum

"Şşt sarı! Lan Sarı! Atsana olm topu!"
Eğer Yıldırım Bayezid 2009 yılında, küçük bir mahallede, 8 yaşında top oynuyor olsaydı şu an, büyük ihtimalle şu çığlıkları duyacaktık.

İşte ben bu yüzden nefret ediyorum minyatür sanatından. Ulan sen o kadar git padişah ol, bocin bocin, böyle gocin gocin resmini çizsinler. Ha diyebilirsiniz ki "gölgelendirme, perspektif falan yok, napsın adamlar" ben de derim ki "E YAPMASINLAR O'ZMAN". İlla bi' çizicekler kıçım kıçım. Sonra da kimse gelip demesin bana yok efendim sanat düşmanı, cahil cühela diye. Elin adamı neler çizmiş, bizimkiler napmış. Hadi anlarım 14. yüzyıl falan bu ama 18. yüzyılda da yapılır mı lan bu! Gitsin fıkıh, kelam hede hödö öğrensin zaten başka bi' şey bilmesine gerek yok.

Bir de şu var, 13. yüzyıl tasavvufu falan filan. "Dünya mallarından elini ayağını çekmek" geyiği. 13. yüzyılın dünya malı ne olcak zaten teallam. Cuma geceleri dışarı mı çıkmayacağu? Lamborcini'sini mi satacağu? Neyden çeksin elini ayağını. Sana bana ne yararı var gidip kendini dağa bayıra kapatmanın. Bana ne yani.

Sazını da kopuzunu da sokucam tortiğine ama. Git başka yerde çal lan! Gıydıdı gıydıdı. Karacaoğlan hele. Elin abazası. "15'inde dilber sevdim, aldım onu koluma, dayır bayır gezdim"den ötesi yok. Bana ne lan karıdan kızdan. Çıkşarı. Çıkgit hayatımdan.

...bunları sadece edebiyat sınavım kötü geçtiği için yazdım. Yoksa bana ne elin minyatürcüsünden, Yunus Emre'sinden, Kaygusuz Abdal'ından, Karacaoğlan'ından. Tenzih ediyorum kendilerini. Ayrı ayrı severim yoksa... Yani o kadar değil de... Severim yani... Öyle...

Dokunmayın asi ergenlere.

Ya bi de derste döndüm, "Eda," dedim, çünkü ben bazen ona adıyla hitap ederim, dedim "Düşünsene bak Evropa'ya gidiyosun ama Evropa bu Evropa değil. Orta Çağ. Her yer sidik, şerefsiz kilise yönetimi falan." dedim. Tam olarak böyle demesem de özünde buydu. There is me in me inside of me. Bi' an düşündüm de çok saçma bi' teoriymiş bu. Saçmaymış bayaa. Neden olsun ki öyle bi' şey. Bende çıkayım o zaman dışarı, iki çay koyup gelirim.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Leydi-o Gaga Leydi-o Gugu


Ben hep belgesel seyrederim... Zaten jazz dinlerim ben, festivaller falan.
Ama temin bir günah gecesi düzenledim ve doldurdum Leydi Gaga'yı yutub pileylistine. Bi' an takıldı... ve bu oldu birden. Çok ani oldu. Nasıl gelişti ben de anlamadım. Koskoca Leydi Gaga'dan memur emeklisi, Ayvalık'ta yazlığı olan, misafirliğe gitmeyi seven, 80'leri hâlâ moda sanan bi' teyze oldu. 2 nanosaniye sonra değişti vidyo, kaldığı yerden devam etti. Sanki hiçbir şey olmamış, oh hayır! Hiçbir yaşanmamış gibi... Alas! Hep bunu demek istemişimdir haa. Edgır Elın Po tandansı yakalayamasam da bence oldu biraz.

10 Aralık 2009 Perşembe

The Beatles Çok Ayrı Kafalarda

Dünyanın en çıldıray filmlerinden biri olan 1967 yapımı Magical Mystery Tour'dan bir kesit karşınızda.
Vidyodunun başındaki renkten renge giren dağlar tepeler BBC'de ilk gösterildiğine siyah-beyaz imiş. Mazlum İngilizler kaç dakika dağ tepe seyretmişler. Bu ve bunun gibin sebeplerden film pek bir başarısız adledilmiştir. Deminki kelimenin doğru yazımı hakkında zerre kadar fikrim olmadığını da belirtmek isterim.
Eğer kendi çıldırayınızı yapmak istersiniz alttaki içeriği uygulayabilirsiniz.

İçerik
Asit atmaktan turnusol kağıdına dönmüş bir adet George Harrison, bir adet kedi, bir adet kafası ve belden aşağısı bulunmayan vahdet-i vücud (anlamıyla alakasız kullandım lan var mı!), tahtadan imal edilmiş viyolonseli zımparalayan bir Ringo Starr, viyolonsele değdiren bir Paul McCartney, kafası güzel bir John Lennon'ın önünde voleybol oynayan beden dersindeki üçlü, birtakım çocuklar ve sallanan atlar.


İŞTE O VİDYO!!!1!!!!11!


Neden şeriat yeşili gibi bi renk seçtim ben de bilmiyorum. Kafam çok karışık.

Neyse Artık Canınız Sağolsun

Napalım artık. Böyle olsun hadi şimdilik. Üzülmedik değil tabi.

Varis Over




'eğer istersen bunu' diye çevirmek mantıksız. ya da mantıklı. bana ne lan.
4:35 PM Dec 5th from web
ahahah resmen yoko ono'ya yazdım haa. mal gibi. ama olsun. içimde kalmasın.
4:35 PM Dec 5th from web
@yokoono Turkish: SAVAŞ BİTTİ! EĞER İSTİYORSAN BİTMESİNİ. J&Y'den mutlu Noeller.
4:34 PM Dec 5th from web in reply to yokoono"


Dün mü ne bu her dildeki Noel tebriği ve barış mesajı içeren afişler görücüye çıktı. 1968'den beri değişmeyen lezzet. Arkaplanlık adeta. Ya benim gibi düşünen biri var ya da Yoko Ono... Yok lan sonuncu çok ütopik oldu. Ama İmecin yani. Ol dı pipıl falan. Çeviri çok boktan, kafiyeli olsun diye sırf. Sanırım değişti o. Olsun ama gizil bir anımdır.