16 Aralık 2009 Çarşamba

Sanat Dünyasından Çok Özür Diliyorum

"Şşt sarı! Lan Sarı! Atsana olm topu!"
Eğer Yıldırım Bayezid 2009 yılında, küçük bir mahallede, 8 yaşında top oynuyor olsaydı şu an, büyük ihtimalle şu çığlıkları duyacaktık.

İşte ben bu yüzden nefret ediyorum minyatür sanatından. Ulan sen o kadar git padişah ol, bocin bocin, böyle gocin gocin resmini çizsinler. Ha diyebilirsiniz ki "gölgelendirme, perspektif falan yok, napsın adamlar" ben de derim ki "E YAPMASINLAR O'ZMAN". İlla bi' çizicekler kıçım kıçım. Sonra da kimse gelip demesin bana yok efendim sanat düşmanı, cahil cühela diye. Elin adamı neler çizmiş, bizimkiler napmış. Hadi anlarım 14. yüzyıl falan bu ama 18. yüzyılda da yapılır mı lan bu! Gitsin fıkıh, kelam hede hödö öğrensin zaten başka bi' şey bilmesine gerek yok.

Bir de şu var, 13. yüzyıl tasavvufu falan filan. "Dünya mallarından elini ayağını çekmek" geyiği. 13. yüzyılın dünya malı ne olcak zaten teallam. Cuma geceleri dışarı mı çıkmayacağu? Lamborcini'sini mi satacağu? Neyden çeksin elini ayağını. Sana bana ne yararı var gidip kendini dağa bayıra kapatmanın. Bana ne yani.

Sazını da kopuzunu da sokucam tortiğine ama. Git başka yerde çal lan! Gıydıdı gıydıdı. Karacaoğlan hele. Elin abazası. "15'inde dilber sevdim, aldım onu koluma, dayır bayır gezdim"den ötesi yok. Bana ne lan karıdan kızdan. Çıkşarı. Çıkgit hayatımdan.

...bunları sadece edebiyat sınavım kötü geçtiği için yazdım. Yoksa bana ne elin minyatürcüsünden, Yunus Emre'sinden, Kaygusuz Abdal'ından, Karacaoğlan'ından. Tenzih ediyorum kendilerini. Ayrı ayrı severim yoksa... Yani o kadar değil de... Severim yani... Öyle...

Dokunmayın asi ergenlere.

Ya bi de derste döndüm, "Eda," dedim, çünkü ben bazen ona adıyla hitap ederim, dedim "Düşünsene bak Evropa'ya gidiyosun ama Evropa bu Evropa değil. Orta Çağ. Her yer sidik, şerefsiz kilise yönetimi falan." dedim. Tam olarak böyle demesem de özünde buydu. There is me in me inside of me. Bi' an düşündüm de çok saçma bi' teoriymiş bu. Saçmaymış bayaa. Neden olsun ki öyle bi' şey. Bende çıkayım o zaman dışarı, iki çay koyup gelirim.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Leydi-o Gaga Leydi-o Gugu


Ben hep belgesel seyrederim... Zaten jazz dinlerim ben, festivaller falan.
Ama temin bir günah gecesi düzenledim ve doldurdum Leydi Gaga'yı yutub pileylistine. Bi' an takıldı... ve bu oldu birden. Çok ani oldu. Nasıl gelişti ben de anlamadım. Koskoca Leydi Gaga'dan memur emeklisi, Ayvalık'ta yazlığı olan, misafirliğe gitmeyi seven, 80'leri hâlâ moda sanan bi' teyze oldu. 2 nanosaniye sonra değişti vidyo, kaldığı yerden devam etti. Sanki hiçbir şey olmamış, oh hayır! Hiçbir yaşanmamış gibi... Alas! Hep bunu demek istemişimdir haa. Edgır Elın Po tandansı yakalayamasam da bence oldu biraz.

10 Aralık 2009 Perşembe

The Beatles Çok Ayrı Kafalarda

Dünyanın en çıldıray filmlerinden biri olan 1967 yapımı Magical Mystery Tour'dan bir kesit karşınızda.
Vidyodunun başındaki renkten renge giren dağlar tepeler BBC'de ilk gösterildiğine siyah-beyaz imiş. Mazlum İngilizler kaç dakika dağ tepe seyretmişler. Bu ve bunun gibin sebeplerden film pek bir başarısız adledilmiştir. Deminki kelimenin doğru yazımı hakkında zerre kadar fikrim olmadığını da belirtmek isterim.
Eğer kendi çıldırayınızı yapmak istersiniz alttaki içeriği uygulayabilirsiniz.

İçerik
Asit atmaktan turnusol kağıdına dönmüş bir adet George Harrison, bir adet kedi, bir adet kafası ve belden aşağısı bulunmayan vahdet-i vücud (anlamıyla alakasız kullandım lan var mı!), tahtadan imal edilmiş viyolonseli zımparalayan bir Ringo Starr, viyolonsele değdiren bir Paul McCartney, kafası güzel bir John Lennon'ın önünde voleybol oynayan beden dersindeki üçlü, birtakım çocuklar ve sallanan atlar.


İŞTE O VİDYO!!!1!!!!11!


Neden şeriat yeşili gibi bi renk seçtim ben de bilmiyorum. Kafam çok karışık.

Neyse Artık Canınız Sağolsun

Napalım artık. Böyle olsun hadi şimdilik. Üzülmedik değil tabi.

Varis Over




'eğer istersen bunu' diye çevirmek mantıksız. ya da mantıklı. bana ne lan.
4:35 PM Dec 5th from web
ahahah resmen yoko ono'ya yazdım haa. mal gibi. ama olsun. içimde kalmasın.
4:35 PM Dec 5th from web
@yokoono Turkish: SAVAŞ BİTTİ! EĞER İSTİYORSAN BİTMESİNİ. J&Y'den mutlu Noeller.
4:34 PM Dec 5th from web in reply to yokoono"


Dün mü ne bu her dildeki Noel tebriği ve barış mesajı içeren afişler görücüye çıktı. 1968'den beri değişmeyen lezzet. Arkaplanlık adeta. Ya benim gibi düşünen biri var ya da Yoko Ono... Yok lan sonuncu çok ütopik oldu. Ama İmecin yani. Ol dı pipıl falan. Çeviri çok boktan, kafiyeli olsun diye sırf. Sanırım değişti o. Olsun ama gizil bir anımdır.

27 Kasım 2009 Cuma

Mary had a Little Lamb... Sonra da Kestik Yedik Onu Biz


Bayram bugün. Et met yeriz belki. Kavurma falan. Gerçi kesmedik ki biz hayvan. Ne yiyelim yani.

Ayrıca şu Mary mal mı affedersiniz? Süslemiş bi de elin kuzusunu okula getirmiş. Okulda çocuklar da mala bağlamış "hebe hebe" diye atlamış kuzuya. Hoca da ayrı manyak. İnsan kızar Mary'ye "B-bu... Bu ne?" diye. Siz şaşırmaz mısınız sevgili kaptanlarım? Bi an tereddüte düşmez misiniz? Bi kız tutmuş ipinden kuzu getirmiş sınıfa. Pıtır pıtır pörtler o şimdi sınıfa. Manyak mısın Mary? Aklın yerinde mi lan senin? Bak hafiften asabileşiyorum fark ettiysen.

TAHSİLDAROĞLU BENİM PEYNİRİM. GÜVENLE ALIR LEZZETLE YERİM.

Hah tamam şimdi sakinleştim biraz. Gideyim de biraz misafire ikramlık çikolata yiyeyim. Kan yapar.
Yedim geldim. Çok eskidenn, böyle daha kucaktan kucağa amaçsızca gezerken, o dönemlerde, anneannemlerin (ANANE) bahçesinde bir kuzu mu koç mu ne bokumsa, ondan görmüştüm. Koyun da olabilir. Daha amacını bilmediğim için olayın, "yha travma geçirdiğim beğn" diye tripler atmayacağım. Bana ne lan hayvandan. Dar gelirlinin travması olmaz. Sağol Umut Yellowstone. Sonra da onu kestik herhalde. Öyle sadece ağaca bağlayıp, bayram bitince de salmadık yani. Ruh hastası mıyız biz. Değiliz. Leğene iç organları boşaltıp, kavurma, yahni falan yapmışızdır.
Geçen yılki kurban bayramında ilk defa koyunun kesilmesine şahit oldum. Hani üzüldüm biraz ama daha ne üzüleyim olm. Böyle oturup ağlayan duyarlı insanlardan değilim ki. Sonuçta okuyup doktor falan olmayacağıdı, amaçsızca dağda bayırda gezip, oraya buraya pörtleyecekti. Neyse, yazık hayvan biraz çırpında "KHHHKHHHH" gibisinden, böyle İhlas katalizör gibi sesler çıkardı, hafiften pörtledi. Sonra gitti. Kafayı ayırdılar. Elime bi sopa aldım nefes borusuna soktum biraz, sonra iğrendim. Geri çıkardım. Sonra kuzenim geldi "Aa nebçim, ver lan biraz ben oyniim" dedi. Verdim. Sonra kıskandım yeni bi sopa aldım. Onu da gırtlağına soktuk. Sonra içeri gittik. Biraz uydudan televizyon seyrettim. Çok farklı kanallar var, emmeli gömmelisi var, dini olanı var, yerel olanı var. Çok garip. Sonra şişe geçirdim birtakım etleri. Öyle yani.
Akşama da boğa alıp, sanki fino dolaştırır gibi eve götürmeye çalışan malları izleyeceğim. Boğalar kaçar, birtakım adamlar kovalar falan.
Bu bayram 50 lira topladım. Zaten 3 kişilik aileyiz. Tonlarca da çikolata almışlar kim yicekse. Ben yerim gerçi ama. Olsun. O 50 lirayı da babam verdi hani. Kısa günün kârı bence bu lan eheh.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Sınav Nasıl Geçticiler vs. Ya Yok Bi Şeyciler

gugul görsellerde "naber" diye arattım bu çıktı...

Çok şükür sınavlarımızı da olduk. Hare Krişna adına iki kere secdeye yatıp, parmaklarımızın üstünde kalkıyoruz şimdi. Sonra da parmağımızla burnumuza dokunup "ATABETÜLHAKAYIK" diyoruz. Etkileri şu an meçhul ama olsun. Meçhul yerine "çmeçhul" yazdım ya bi de.
Nerede sana doğru sırıtır gibi ama ciddi gibi de olmaya çalışan ve hızlı hızlı adımlarla yaklaşıp "SINAVIN NASIL GEÇTİ? BENİM Bİ KAÇ EMİN OLMADIĞIM VAR AMA HEP ÇALIŞTIĞIM YERLER ÇIKTI. AMA ZOR GİBİYDİ DE" diyen bir arkadaş görürsen, arkana bile bakmadan uzaklaş dostum. Asla peşini bırakmayacaktır. Cevaplarını mukayese edecek ve tetkik edecektir. Koş dostum, Romalı, Doğaca Köylüm, kaç oradan.

Bir de okulda havalı şekilde hasta olanlar var. Lütfen onları alkışlarınızla dışarı alalım. Ama böyle duyarlı gibi alkışlayın, kafalarınızı eğin, gözlerinizi kapatın. Kınar gibi. nar gibi pişmiş kuzu. Herkes tepesine toplaşır ki o da bunun olacağını bilip sıraya kafasını koymuş, "çok dertliyim" kafalarındadır. "Hedegül noldu tatlım" gibi duyarlı sorulardan sonra kafa dertli bir biçimde kalkar ve (ona) der ki: YAA YOK Bİ ŞEY. KARNIM AĞRIYO BİRAZ. KAHVALTI DA ETMEDİM ZATEN STRESLİYİM. ONDAN. İmdi sevgili dostlarım, Romalılar ve Doğaca Köyü sakinleri. Bu kıza ne denir? Ha? Ne yaparsın? "O kadar yoğunum ki sabah kahvaltı etmeye tenezzül bile etmiyrüm, çok ders çalıştığım çün böyle şeylerken uğraşamam" kisvesi altına yatar. "Sabah çok kakam vardı, dün tortor oldum, tuvalete de gidemedim" demek yerine "Stres var" der "Yok bi şey" der. Ha şimdi "Aman ne uğraşıcam lan okulda tost" yerim diyenleri tenzih ederim. Onları alınlarından öperim. Kulak memelerini dillerim.

İmdi dostlarım, bu ölümcül maçın galibini açıklıyorum...

HAZIR MISINIIIIIIIAAAAAAAAAAAAĞĞĞZZ!!11!!!!!1!11birbir

...ya bi an çok iddialı girdim ama yazarken karar vermemiştim daha yani. Bilemedim şimdi bak, aniden sorunca. Ya neyse ya, siz seçin işte. Bana ne yani. Sizin özeliniz.

2 Kasım 2009 Pazartesi

İnternet Kafe Ne Garip

Birsürü çocuk falan. Kantır mantır. Bence dışarı çıkıp hava almalı. Derse 1 saat olabilir ama görecelik kanunu işliyor. Umaım fazla yazmaz zalım oy hayın oy kafe.

Pi.Es.Es.Es.Ki.Ki.Ki: "birsürü" ayrı mı yazılıyodu lan?

30 Ekim 2009 Cuma

Ugg: Dünyanın En Çirkin Botu


Bu kadar da iddialıyım. Ha eğer gidip köyde, tezek içinde, toprak içinde iş yapacağısan, çabanı takdir ederim. "Afferin," derim "giy". AMA MANTIĞI NEDİR LAN BUNUN? Ne ki bu? Şimdi bunu okuyup da bana tarihçesini atan olursa, kulak memesini ısırırım. Bilirsiniz beni dostlarım, gönül insanıyımdır ama hoşuma gitmeyen bir şey oldu mu acımam o memeye. Kulak memesine. YNLŞANLŞLMAOLMSN.

Bakıyorum Eva Longorya giymiş, Kemırın Diyaz giymiş falan.

Eğer hala bodur kızlar giyip, dizleri bükemeden Frankenstein's Monster gibi yürümek istiyorsa, onlar bilir. Böyle insanlar da var sonuçta.
UGGLY *bunubilederim*

28 Ekim 2009 Çarşamba

The Resistance'ınız Kireçlenmiş


Bu espri üzerine MUSE gelip ağzımı burnumu ritmik bir şekilde kırdı. Ama olsun. Kelime esprisinden vazgeçtiğim gün, toprağa karıştığım gün olacaktır. Oha çok arabesk oldu. AMA OLSUN.
Kendileri taş gibi albüm yapmış. Biraz da reklam yapayım dedim. Sonuçta böyle insanlar da var. Dinlemek lazım o insanları. Servis playlist'iyle olmuyo öyle. Böylesi de var. HE YA.

Her Servisçinin İhtiyacı Olan Playlist

Yerinde durmayan, sivilceli, azın ergenlere mi sahipsiniz?
Sürekli bıdı bıdı yapıp kafanızda fillerin çiftleşmesini mi sağlıyor?
Kafalarını camdan sarkıtıp, Jackass tandansı yakalamaya mı çalışıyorlar?
O ZAMAN İHTİYACINIZ OLAN TEK ŞEY YABANCI ŞARKI ÇALAN RADYOYU AÇMAK!11!!!!
İsviçreli bilimadamlarının tespitlerine göre, beyinlerinde sadece 7 gri hücre kalmış olan lise gençliği ancak ve ancak radyo son ses açılınca +2 gibi bir artış gösteriyor. Bu muhteşem gelişme karşısında aklı çıkan geğnçler ise dımtısdımstıs ritmine ayak uydurup, anlık bilinç kaybı yaşıyor ve okula varana dek bu kayıp sürüyor.

İşte bilinç kaybı yaşayan bir öğrencinin ibret veren, secdeye yatıran vidyosu.



Sonuçlar gösteriyor ki, ihtiyacımız olan tek şey güzel bir playlist. Eğer bunu doğru yerde, doğru zamanda açarsak, her şey bir anlığına yoluna giriyor.

İŞTE O LİSTE!!111!!!!!!11!!!11birbir (çıplakfotoğraflarıiçintıklayın)
  1. Pussycat Dolls-Hush Hush
  2. Madonna-Celebration
  3. Pitbull-I Know You Want Me
  4. Shakira-She Wolf
  5. Beyoncé-Sweet Dreams
  6. Kelly Rowland feat. David Guetta-When Love Takes Over
  7. Rihanna, Jay-Z feat. Kanye West-Run This Town
  8. Pitbull-Room Service
  9. David Tavaré-Call Me Baby (If You Don't Know My Name)
  10. Lady GaGa-Poker Face
Eğer bu listeyi gidiş, dönüş yaklaşık 1 saat çalarsanız, kesin sonuç alacağınızdan emin olabilirsiniz...

20 Ekim 2009 Salı

"Gemide" Filminden Bir Replik: İğrençsiniz İ... İb... İbişler

"goatse" diye bi site vardı bi zamanlar. Arkadaş ortamında bazı iğrenç ibişler "ehahaheha bak hacı bi siteye fotoğrafını koymuşlar" diyodu sen de tezcanlı gibi atlayıp "oha ciddi misin" diyip açıyodun... Böyle... Nasıl desem... Çevirmeli telefondan oynanan Hügo gibi kalıyodun, tuşlar basmıyordu Tolga Abi... Kalın harflerle yazdım ya bi de.
Öyleydi yani. Ama o günler geride kaldı. Umarım... *jawsmüziğigirsahnekarar*

Böyle Bi' Şey Olmuştu

Bi' keresinde yeldemle, farkındaysanız hiç özel isim gibi başlamadım, sonuçta yeldemin özeli, karışmak istemedim, ENİVEY, ösese hakkında konuşuyor idik. Şu an ösese değil de noldu o yegese mi oldu bi şey oldu. ENİVEY VOL. 2! Dedi bana, hatırladığım kadarıyla şöyle dedi "mat. 12 soru geo. 12" soru falan diye, ben de dedim "mational geographic".

BU KADAR.
ŞİMDİ GİDİN BURDAN.
SAYFAYI KAPATIN.
SİLİN AKLINIZDAN BU ANI
VEYA BİRİLERİ GELSİN SİLSİN.
İTÖRNIL SANŞAYN OV SPOTLIS MAYND FALAN.
O KADAR UZUN İSİMLİ FİLMİ "SİL BAŞTAN" DİYE ÇEVİRMEK Bİ DE...
ETKİLENMEDİM DE Bİ DE O FİLMDEN.
Bİ O Bİ DE AMELIE'DEN SONRA BÜTÜN KIZLARIN HAYATI DEĞİŞİYO RESMEN.
GERÇİ ŞU AN TVALAYT HÖDÜKLERİ VAR Dİ Mİ?
AMELIE'Yİ TERCİH EDERİM.
SONUÇTA SANAT VAR.
EMEĞE SAYGI +REP.
ÇOK YAZDIM.
HADİ BABAY.

s05e05: Kanada Vatandaşlık Sınavı


question 1- do you wanna be a canadian?
question 2- really?

Hocam, Dersinizi Böldüğüm İçin Özür Dilerim...

Hayatım boyunca bunu söylemek istedim end yapamadım. Olmadı, olduramadım.

Bir nöbetçi duyuru okurken, arkadaki diğer nöbetçinin bir anlık tereddütü, içeriye hafiften bakmaları falan. Yancı kafası. Sahne korkusu gibi resmen.

Yaa bi de, bak o değil de, şu var bi de, kendilerinde hep "Görev yapıyorum olm. İt gibi dolaşmıyorum sizin gibi. Evime ekmek götürüyorum ben. Şimdi bir başka sınıfa ne olduğu hakkında zerre fikrim olmayan birtakım kağıtlar imzalatıcam. Sonuçta emir kuluyum." havası var ya. İşte var o hava. Olmasın bence.

Hayatımda 3 defa nöbetçi oldum. Bir günü kar tatili edildi (ulan bi de erkenden gidip kalorifer yanını seçmiştim yeaaæææ. Halen daha üzülüyorum), bir diğerinde de sınavlar oldu, sonuncusunda da hocanın kahvaltısını almaya gitmiştim. Acıların en büyüğü top 10 listesinde ilk 5'e girebilir o bence. O derece pis bi iş.

Halbusi (sabaha kadar "halbusi" demek istiyorum.) boyna asılan o kartın bir statü göstergesi, bir yere ait olma bildirgeci (yıllar geçse bile "kanalı kontrol" kelime öbeeeni unutacağımı sanmıyorum.) olduğunu sanırdım. Hangi şerefless taksa o kartı, içim içimi yer idi. Çocukken bence herkes embesildi... veya ben öyleydim lan, bilemiyorum. Tenzih ederim.

Ben evde kendime bile, evet şahsıma bile kalkıp da çay koymuş insan değilim. Bi de sanki çok muhataplık dahilimdeymiş gibi bazı kişilere çay götürüp getiyor idim. Bütün bir bahçeyi elinde sürekli sarsılıp, damla damla tehditkar biçimde dökülen çaylar eşliğinde geçmek nasıl zalım oy, nasıl hayın oy, bir olaydır BİLİR MİSİNİZ!!11!1!!111!!1birbir Bence bunu yaşamayan bilemez hafız.

Bu sene olamıcam sanırım nöbetçi. İstemiyorum da zaten. Ama eğer olursam, diğer nöbetçi duyuru yaparken kapının ardından içerideki tanıdıklarıma sırıtabilirim. Bilemiyorum.
ZAMAN GÖSTERİR

(Bold end büyük fontla yazarsam eğer müthişiko, harikuleyt, vurucu bir son gibi olur diye planlamıştım ama olmadı.)

13 Ekim 2009 Salı

Biraz da TRT Kafası: Opera Gecesi ve Maria Callas

"l'amour est enfant de bohême,
il n'a jamais, jamais connu de loi,
si tu ne m'aime pas, je t'aime,
si je t'aime, prend garde à toi!
si tu ne m'aime pas,
si tu ne m'aime pas, je t'aime!
mais, si je t'aime,
si je t'aime, prend garde à toi!
si tu ne m'aime pas,
si tu ne m'aime pas, je t'aime!
mais, si je t'aime,
si je t'aime, prend garde à toi!"
Merhaba! Sizleri Rutkay Aziz ses tonuyla karşıladığımı farz edin. Bence inanırsak, bunu yapabilirsiniz.

Yıllardan beri "fransızca erotik bi dil hacı" söylentisine kapılıp "evet ya öyle harbiden" diye omurgasız gibi atıp tutarım. Belki de şarkı anama bacıma küfrediyor. Bilemiyorum. Ama seviyorum, diyorum sonra "yaa çok güzel bir dil ama". Diller dile gelip dillesin seni! Şerefless seni! Leş kargası seni! Yine de söylerim ben orda burda. Duyan gören olursa beni, ağzıma vurabilir. ŞRAK.

Demin Habanera'yı söylemeye çalıştım. Maria Callas gibi söylemeye çalıştım ama kalas gibi söyledim. (DEMİN KELİME ESPRİSİ YAPTIM!1!1 FARK ETTİNİZ Mİ!!11!1) Tek bir anlamlı kelime söylemedim şarkıyı yorumlarken, anlamsız sesler bütünü sadece. "Sİ TÖ JÖTEEEEM. JAMEEEE JAMEEEE. LÖ BOHEEEM." falan. Kopuk kopuk. Georges Bizet'den bizzat özür diliyorum. (bu bir kelimesi esprisi değildir...)

10 Ekim 2009 Cumartesi

"Naystumityu" Diye Bağıran Simitçi

İŞTE O SİMİTÇİ!!11!!111birbir
Yaklaşık 1 saattir bağırıyor öyle. Simit yiyesim geldi gerçi ama adam sanırım ses hızından daha hızlı yürüyor. Sesini duyuyorum ama kendisi yok.

11 Yıldır Mutlu: Teletabi Po

Teletabik güçleriyle bana bunu tam 11 yıl önce aldırmış. Sabahın 8'inde kalkıp, televizyon karşısına geçip "Acaba bugün doğan güneş teletabilerin başına neler getirecek?.." diye izliyordum, Lost izler gibi. (duygu başak ceylan hiç lost izlemedi...) Niye kendimden 3. tekil şahıs gibi bahsediyorum ki.
Evet arkadaki Tim Dankın. Löbran Ceyms de vardı yanında. Enbiey kolleksiyonum 2 modelden oluşuyor...

6 Ekim 2009 Salı

Polo McCartney


Okulda o kadar çok POLO yiyorum ki... Yemekten ziyade emmeli falan yani, gömme yok. Oluk oluk nane ferahlığı resmen. Resssmen. Ama ne yapayım polo, seviyorum seni şerefless.
O değil de bak, bak ne geldi aklıma. Şimdi ben var ya, ben, Dı Biytıls'ın ırzına geçmiş insanımdır. Ama Let It Be'yle aramda bi mesafe vardır. E güzel şarkı falan da, nebliyim dostum, hey co, faforim değil.
LÂKİN... Let It Be'nin albüm versiyonundaki gitar solosunu, 45'lik formatında çıkan solosundan daha çok severim. Geri alıp alıp dinlediğim (Hey Bulldog, While My Guitar Gently Weeps (klapton), All My Loving, Good Morning Good Morning... bunlar da yakıyore) sololardan. Sağolsun, Paul beni kırmadı, bebek yüzlüm, toplattırdı bütün diğer Ledidbi sololarını. George Harrison yardırıyor diğerinde. 45'liktekinde de yardırıyo ama... BANA NE LAAAAĞN!!1!!11 BEN DİĞERİNİ DAHA ÇOK SEVİYORUM!!1!!!!11 BENİM BİLOGUM SONUÇTA BENİM ÖZELİM!!11!11!birbir

5 Dakika Önce


Elvis'le Ortak Kaderim


Binbir umutla alıyorum bütün okul gömleklerimi. O bembeyaz, kar gibi kumaşın içinde prensesler gibi süzüldüğümü hayal ediyorum. OLMUYOR.
Gâh yukarı kalkıyor gâh boynumu kesiyor. OLMUYOR.
Ah o eski yakalar
Gördüğümg güng yakalarg
İmdi nerde bütüng fiyakalar
Gitting hepsi gitting
10. yy Türg Edebiyatı.
Haftaya: yHaa alp er tunga öldü mü :s:s:s

4 Ekim 2009 Pazar

Neşeli Göründüğüme Bakma

...onlar da değil
"if you're so funny
then why are you on your own tonight?
and if you're so clever
then why are you on your own tonight?
if you're so entertaining
then why are you on your own tonight?
if you're so very good-looking
why do you sleep alone tonight?"
VAY BE

Uyarı: Bu Bir "sewimmlikedii:)))" Yazısı Değildir


...ve asla olmayacak! Asla!

Belki olur bak şimdi kesin kesin konuşmayayım. Evlenirim belki bi gün, çocuğum falan olur, kafayı yerim, koyarım o zaman. Benim özelim sonuçta.

Dün gece evime giderken, çünkü bana ait olmasa da bir evim vardır, o eve giderken yolda bir kedi gördüm. Sanki. "Mein Führer!" diye basmışım çığlığı. "Aman gomtanım, aman Adi'm aman Hitler'im" dedim "Nolmuş sana?!". Dedi "Bana öyle iyelik ekleriyle konuşma ağzını burnunu kırarım. Nerden führerinim lan ben senin. Almanlık müessesini kirletme!" dedi. Dedim "Bak lan doğru düzgün konuş, annen hariç de!". "Peki" dedi "Çirkinleşmenin lüzumu yok". Dedim "Peki o zaman. Bana bir poz versene, aile dostlarıma gösteririm". Kırmadı beni sağolsun.
Geçen yıllar boynunu bükmüş tabii. Boynu kopasıca. ("yoksa duygu yeniden mi halkın damarına basacak, onları ayağa kaldırıp, kündeye getirecek siyasi hicivler kullanacak?"HAYIR... sonuçta yerim belli yurdum belli, öğrenciyiz yani :m)

Çok Bakan Ağbi


Parlak ağbimizin solundaki, ekranın ise sağındaki (kompüter! bana koordinatları ver!) ağbi bakıyor. Çok bakıyor. Halbuki sadece takımımın mağlup olduğu bir maç sonrası, "bakalım Rıdvan hoja bu konuda ne düşünüyoring" diye entivi'ye bakmak istemiştim. Ama izleyemedim yorumları. Çünkü ağbi çok bakıyor.
Parlak ağbide de hafiften Memedali Birand havası varmış. Ayrıca ikinci resimde Parlak Birand, Yarımkafa ve The Police de Marx, Lenin, Engels tadı yakalamış. The Police de sola baksa olücük. Ama bakmamış. Taviz vermiyor.

3 Ekim 2009 Cumartesi

Mörlin


Mörlin'in favorisi ve yanağı arasındaki o kocaman boşlukta gâh kendimi kaybediyorum gâh uyanıp benliği arıyorum. Benliğimi ararken tekrar görüp, tekrar kendimi kaybediyorum. Bir de o kadar çok "benlik" ve "kendim" dedim ki sanki çok farklı şeylermiş gibi.
O değil de yıllar yılı "MERLİN" dedim ben ona, yıllar yılı "ARRRTURRR" dedim ben. Birdenbire, geçmişi bir kalemde silip, hiçbir şey olmamış, oh tanrım, hiçbir şey yaşanmamış gibi "MÖRLİN" demeye "AAĞFUĞ" demeye başladım...

Biyüğdıfuğl Maynd

Temsili sayısal öğrencisi
"Sende sayısal tipi var" dediler geçen. Gözlüğümü çıkarttım ve dedim ki "şimdi böyle bir bakın". sessizlik oldu bir an, "yanlışanlşlmaolmşş" ıslığı eşlinde yok olup gittiler.

Yeni Vesikalık Çekindim

Pardon biraz geç kaldım. Tükkanda sıra vardı. Solumdaki amca da dedi illâ ben de girecem diye, he dedim ben de. Işığı pek ayarlayamamışlar ama..


1998


Bilemiyorum belki de kafam çok karışık. Sağ kaşımı traş etmişim ben. Benim tabii şuurum yerinde değil. Anaokulu kaydı yaptırıyoruz. Fotoğraf lazımdı herhalde, çektirmişler. Bi' tek şey aklımda, adam sürekli olarak "peeeeyniiiiiiir" diyor. Tekrar etmemi istiyor. Hiç bir zaman cici bici sevimli bir ruha sahip olmadığım için "deli midir nedir" bakışıyla çekindim fotoğrafı. Adam bi de sanki Annie Leibovitz'miş gibi. Ben de John Lennon'ım. Böyle bi ışık ayarlamalar, gelip kafamla oynamalar. "Eeeh eytere beah!!11!!1" dedim. Demedim tabii. Desem desem "agu" derim. Sonra da bunu çekmiş işte.
Şu an vesikalıklarla Süleyman Demirel gibi çıkıyorum.

29 Eylül 2009 Salı

Alpaka

Bazen gerçekten profil resmimdeki alpakaya benziyorum. Bu arada demin yanlışlıkla italik yazı fontuna bastım, şu an öyle mi yazıyorum bilmiyorum. Eğer öyleyse şiir gibi fonta alpaka falan yazdığımdan dolayı pişmanlık duyacağım. Duymam ya da canım. Belki duyarım sana ne yani bu benim özelim sonuçta.

Bir Ben Vardır Bende Benden İçeru


Böyle ana baba olmasın. Allahım nolur olmasın yahu. Olursa da kuma falan gömelim bi şey yapalım.

Böyle İnsanlar Davar


Aslında benim site başlığım bu olacaktı ama Yeldem yanlış yazmış. Yalnış Yazığm. Hatta bu olacaktı tema resmim. Siyasi hicivle donatılmış, soldan sağa, sağdan sola asi bir biçimde yazılar yazan minik bir dâhi politik olacaktım. Olamadım. Kader kısfmet işte. Ne yaparsın. Allah baba beni böyle yaratmış. Godfather.

Hal Ayi Skender


Hayır, o okuduğunuz "emmanul sheyi domalteyo adebayo" gibi güzide bir fitbolcu ismi değil. O, geçenlerde kült kanal flaş tivide gördüğüm şeyin kod adı. Kodadı. Dün yolda biri beni bi kodadı piiii... Sıçtık konuya.
Halayın sol ucunda "Küçük İskender" var. Kendimi olayın vehametine kaptırıp izlerken pek doğru düzgün çekemedim. Sonuçta çekilen şey televizyon, çektiğim şey k750i. Ya aslında bi de "vehamet" diye sözcük yokmuş ya. Susun lan kırarım ağzınızı yüzünü. Burnunuzu kırarım, kulağınızı ısırırım. Bugün edebiyat dersinde, Osman Gazi'yle ilgili metin okuyor idik, anladık ki o zamanlar herkes birbirini boynundan öpüyormuş. Ede Balı, Osman Bey, Hede Bey, Hödö Bey love-bite içinde kaldı resmen. (o kadar strong bir presence var ki)
Ben sanırım bunu hiç bitiremicem. Fotoğrafı koyayım bari.
Yıllardır yiyomuş bizi resmen yok anarşi yok cinselliği özgür kılan, yaratıcı şiirler falan. Elazığ havasında halay çekmekmiş onu mutlu eden meğersem. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.

Pi.Es: Şimdi bunu yazdım diye Küçük İskender gelip ağzımı burnumu kırmasın, davadan davaya sürmesin beni. Korktum bak bi an. Sonuçta öğrenciyiz abi, yerimiz belli yurdumuz belli. Dokunmayın bize. Gençler eğleniyor sadece.

Kendimin Arkadaşıyım

Bu kadar iyi anlaşıyorum kendimle. Ancak bu kadar olur. Boş zamanlarımda kendime arkadaş oluyorum.