20 Ocak 2010 Çarşamba

"Au" Formüllü Elementin Dünya Tarihine Etkisi


Toprağın katmanlarında oluşan, pek fazla numarası olmayan, sarı bir element neden bu kadar değerli, sevgili dostlarım? Ha? Neden?
Bunu ilk bulan insanı gerçekten çok merak ediyorum. Parıldayan bir şey bulmuş, muhtemelen nehrin alt tabakalarında bir yerde, demiş "Aaa negzel bir şeymiş bu. Gideyim de kıçımdan uydurduğum tanrılarıma sunayım bunu ben." Yoksa "Hımmm sanırsam en iletken madeni buldum. Hemi de paslanmıyor. Gideyim de simyacılara haber salayım" mı deseymiş? Muhtemelen ilkini demiştir kerizim. Sonra da yağı bol bulan Arap dostlarımız gibi, abanmış da abanmış altına bu deli gönül. Gitmiş, tapınağı boydan boya bunla kaplamış, tası çömleği bu sarı elementten imal etmiş, bunun gibi birtakım gereksiz olaylarda kullanmış. Peki ya neden? Neden sevgili dostlarım?
Tabii ki bu keriz dostlarımız altına abanınca, Avrupalı dostlarım da altta kalmak istememişler. "Madem pusulayı geliştirdik, geminin orasını burasını geliştirdik, neden Güney Amerika'ya gidip yerli halkın annelerinin elinden öpmüyoruz?" demişler. İspanyolu, Portekizlisi dünden hazırmış gibi hızla demir almışlar. "Demir aldık da neden yola koyulmuyoruz?" demişler, gitmişler. Ya ne olacağıdı gerçi, değil mi sevgili dostlarım?
Peki ya o yerli halkın atlı süvarileri göründe akıllarının çıkmasına ne demeli? Sen o kadar medeniyet kur, takvimini yap, matematiğini geliştir, bir atı görüp elin ayağın boşalsın. Affedersiniz de malmış lan onlar. Ne diye şimdi biz "Vah 2012 vah dünyanın sonu" diye yırtınıyoruz? At o olm! Binersin üstüne, gidersin. En fazla teper seni.

SONUÇ OLARAK
Milletin tanrısına sunduğu elementi, şimdi düğünlerde kaynımıza takıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder