16 Ocak 2010 Cumartesi

Fırt


Uykuya dalmadan önce çok fazla düşünürüm. Hayatım boyunca yaşadığım ilginçlik olayı, caddenin başındaki dişçime gitmek yerine bütün bir caddeyi dolaşıp gelmek olduğu için pek de fazla şey hakkında düşünmem. Kafam biraz az çalıştığı için tek bir şey hakkında, çok uzun zaman düşünürüm. Düşünürken aklıma sigara geldi. Sadece süngerine ağzım değdi şu ana dek. Yeşilay gibi bir insan değilim sevgili dostlarım, işin nikotini değil beni engelleyen. İçmememin sebebi gerek duymamam. Bir gün belki çok üzülürsem, "gideyim de içine tütün bitkisi konulan kağıt rulosunu yakıp inhale edeyim" demem. Şimdi gidip de içinde tütün bulunan rulo kağıda çok fazla anlam yükleyip, üzerinden fakir edebiyatı yapmayacağım. "Yuh yüzeysel insan! Bu sadece maddi bir kavram değil, spiritüel bir aktivitedir!" diye ileri geri konuşursanız ağzınızı burnunuzu kırarım. Neresi spiritüel lan bunun! İçkinin beden üzerine yaptığı etkiyi anlarım. Alkol kana karışır, birtakım olaylar döner beyinde, şuuru kaybeder, "öpüjem" olursunuz. Metanolu kafaya dikince de anneler gününüz kutlu olur. Öyle de bir şey. Hadi, bunun etkisi var. Nikotinin de vardır muhakkak ama sigara edebiyatı çok pis bi' şey. Şimdi bunu Serge Gainsbourg da içiyor, lisenin tuvaletinde "snııff hmppph mnskym hmmf" diye diye Muhittin falan da içiyor. Yemişim böyle maneviyatı. Kızılderililerin "barış çubuğu" dediği varlığa burada neden "şşt lan mazot var mı sende?" diyoruz biz?
LÜTFEN. AMA LÜTFEN.
...sonra da "mutluluk çubuğu" ile "barış çubuğu"nu karıştırıp, orada burada söyledikten sonra dayak yemeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder