10 Şubat 2010 Çarşamba

Çocukluğum veya İsyanım Kim Ung-yong'a!


Şimdi böyle bi herif, Aykûğ'su 210. Yazıyla İKİ YÜZ ON. 4 yaşında hayvani denklemler çözüyo, 3 yaşında Korece, Japonca, İngilizce, Almanca konuşuyo, 16 yaşında profesör oluyo falan. Böyle ruh hastası biri.
Ben zeki bir insan değilim, gayet vasat zeka düzeyine sahip biriyim. Kafadan hiçbir sayıyla işlem yapamaz, telefon numarası ve çeşitli kelimeleri aklımda tutamam. Konsantrasyonum acayip eksiktir, 10 dakikadan sonra hiçbir şeye odağım kalmaz, fokustan yoksun bir varlık olurum. Sadece saçma sapan işlere aklım erer, o kadar.
Eğer çocuğum şans eseri böyle çok zekisel bir şey olursa, gerçekten onun zekasını düşürmeye çalışırım. Sonrası kafası ağrımasın yavrumun. 6 aylıkken bıdı bıdı konuşmaya başlarsa eğer sumsuğu korum ağzına. "SIS!" derim. 3 yaşında eline kağıt kalem alıp bir şeyler yazarsa, yırtarım kağıdını, kırarım kalemini. Korkarım ben öyle adam gibi çocuktan. Normal çocuk olsun, pileydo'dan olsun.
Salçalı ekmek yesin, havası kaçmış Kames'i havaya diksin, arabanın altına girip topunu alsın, sukutır'ından düşsün, kavga etsin, leş gibi eve gelsin istiyorum ben. Pokemon seyretsin, maç seyretsin, çizgi roman okusun. Hatta sırf bu yüzden anneannemlerin evini alıp, orada büyütücem kuzumu. Evin bahçesindeki otları falan koparırız. Bodrum katından yukarı kömür taşırız. Kullanılmayan üst katların balkonuna çamaşır asarız. O da "aaa ne acayip yermiş..." diye inceler bomboş, boyası dökülmüş üst katı. Ne zaman vakit bulsa dayısının odasına gider, ranzaya çıkarttırır kendini (çünkü benim çocuğum bana çeker ve beceriksiz olur) oturur, oyuncak askerlerle oynar, mızıka çalar. Sonra ağlayıp kendini indirtir. İndikten sonra mavi, bantlı dambılı kaldırmaya çalışır, beceremez, ayağına düşürür bir daha ağlar. Sümüğünü silip "bu ne lan" diyerekten silindir bir plastik ve içinde 3 tane renkli toptan oluşan bi' zamazingo görür, onu bi' inceler, üfler, topların yukarı çıkmasını izler. Ama kırmızı renkli topu üfleyemez, nefesi kesilir. Sıkılır. İçeri gider. Cama çıkar, pencerenin önündeki siyah demirden kafes gibi şeyin içine yastık koyar, oturur, geçen insanları izler. 3 dakika gibi uzun bir sürenin ardından tekrar sıkılır "bi de dışarı çıkayım" der, karşıdaki hacı bakkala gider. Küçük, yuvarlak şekerlerden alır. Tekrar eve girer, bu kadar heyecansal-macerasal olayın ardından uykusu gelir, sığır gibi uyur.
Demin 0-8 yaş arasındaki bir günümü okudunuz. İyi günler dilerim.

12 yorum:

  1. tebrik ederim güzel bir yazı olmuş..bence büyük oranda da haklsın ama herkeste ne senin gibi nede yukardaki inek gibi olmasın. yoksa vay dünyanın haline:)

    YanıtlaSil
  2. bende yazının tamamını okuyacak kadar zeki değilim. yarısında sıkıldım ama teman doğru. bende böyle bir çocuğum olsun istemem. kendi çocuğumu kıskanarak mı yaşlanayım...

    YanıtlaSil
  3. öncelikle konu aldığınız insan muhteşem biri onuniçin şöyle demek istiyorum eyy ALLAH ım zekanın hepsini o kuluna değilde birazınıda oturmuş onun zekası hakkında yazılmış yorumu sonunu merak ede ede okuyan şu akılsız kulunada verseydin ne olurdu.. selahattinucar@hotmail.com

    YanıtlaSil
  4. HÜHĞHÜHÜĞÜ KİMSİNİZ SİZ LAN1!!11

    YanıtlaSil
  5. Bu adam zeki kardeşim, sıradan insanlar nasıl etraflarında aptalları görünce sinir oluyorsa bu sıradışı zeki adam da muhtemelen sıradan hatta çoğumuzun zeki diyeceği insanlara bakarak ne kadar aptallar bu insanlar diye iç geçiriyordur belki. Bu adama inek diye hitap etmek onun zekasına hakaret etmektir. Dünyanın çok nadiren doğan bu dehalara ihtiyacı var ve şansları varsa onları destekleyen anne,baba, doğru okul ve çevre sayesinde zekalarından en üst düzeyde faydalanabiliyoruz.

    YanıtlaSil
  6. ben bu heriften daha zekiyim.

    YanıtlaSil
  7. yakarım lan dünyayı.

    YanıtlaSil
  8. Kim Ung-yong da mı adam olmuş la Kim Ung-yong yokken biz vardık.. yürümeyi ögrettiklerimiz bizi geçti görüyonmu. :D

    YanıtlaSil
  9. lan öküz senin cocuğun zorlasanda deha olamaz zaten

    YanıtlaSil
  10. bir alex değil

    YanıtlaSil
  11. ah be başak be. niye geç tanıdım seni

    YanıtlaSil